Allah'sız Müslümanlık

Bu soruya karşı elimizde yeterli ve her durum için geçerli ölçütler var mıdır?

kadar basit! Zira Allah dilerse insanın çabaları seçtiği hedef için gerekli her şeyi sağlayacak, dilemezse hiçbir sonuç alınamayacaktır! Ama her iki durumda da, insan halifelik görevinin gereklerini yerine getirme yolunda bütün yetenek ve enerjisini kullanmaya çalıştığına inanacaktır. Bu inanç onu; sorumluluk duygusunu yitirmeden suçluluk duygusundan kurtaracak, böylece kendi kendisiyle barışık yaşayabilmesi mümkün olacaktır.

Kaderi doğru algılamak da budur:

Sorumluluk duygusunu yitirmeden suçluluk duygusunu aşabilmek...

Yaşama sevinciyle eşanlamlı bir şükür bilinci insana bilgece bir bakış kazandıracak, onu bozgun ortamlarında da güncel telâşın üstüne çıkaracaktır. Çünkü kişi bu sayede, görece dünyevi perişanlık ve karışıklıkların, görkemli evrensel denge karşısında önemsizliğini fark edecektir.

Tevhid’in özünü teşkil eden ‘var olma sevinci’ şükrün en dolaysız biçimidir. İnsanoğlu ‘var olma’ ve ‘yok olma’ karşıtlığı üzerinde derinleştikçe teşekkür edecek, içten teşekkürünü geliştirdikçe sunulan nimet ve imkânlar arttırılacaktır. Kur’an çok açık şekilde böyle bildirmekte; Allah bunu taahhüt etmektedir.

İnsanın dünyadaki varlık sebebi, yaratmada çeşitlemeyi hayale sığmaz boyutlarda gerçekleştiren Allah’ın sanatıyla bütünleşebilmektir. Bu ise, bütün ana ve ara renklerin cümbüşü içinde dağılıp kaybolmamak, ‘mutlak hakikat’in boyasıyla şaheserleşmek demektir.

ile ikrar, kalp ile tasdik’

Meselenin özü; ‘Siyasal İslâm’ cereyanı ile birlikte inanç bahsinin fazlasıyla aklileştirilmesinde ve böylece ideolojik sığlığa mahkûm edilmesindedir.

durumda mensubiyetiyle sağlıklı tatmin yaşayıp yaşayamama meselesini çözebilen veya aşabilen kişileri aramak hayatımın bilinçli dönemlerinde en temel uğraşlarından biri olmuştur.

Halen yararlandığımız nice nimet ve imkânı, Allah’ın günahkâr kulları saydığımız Müslüman olmayan bilgin ve araştırmacıların çalışmalarına borçlu değil miyiz?