Belli ki yetişkinler zaman zaman durup yaşamlarının nasıl bir facia olduğunu düşünüyorlar. Ama o zaman da bir şey anlamadan sızlanıp duruyorlar ve hep aynı cama çarpan sinekler gibi, çırpınıyor, ıstırap çekiyor, yıkılıyor, çöküyorlar ve kendilerini gitmek istemedikleri yere sürükleyen olaylar zinciri üzerine düşünüyorlar. Hatta içlerinden en zekileri bu sorgulamayı bir din haline bile getirirler: Ah şu burjuva yaşamının lanet olası değersizliği! Bu türün içerisinde, babalarının sofrasında yemek yerken, "Gençlik hayallerimize ne oldu?" diye kül yutmaz ve hoşnut bir havada soran kinikler vardır. "Uçup gitti, hayat dediğin serttir." Bu türden sahte olgunluk bilinçliliğinden nefret ediyorum. Aslında onlar da diğerleri gibi. Başlarına neyin geldiğini fark edemeyen ve ağlamak isterken sert şişko rolü oynayan yumurcaklar...